Çarşamba
"Hayat Bir Oyun" Diyenlerdenmişim...
Salı
MUHTEŞEM AŞK - MİMAR SİNAN HAKKINDA

Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan on yedisine bastığında, iki kişi onunla evlenmek ister. Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsca’da “Güneş ve Ay” anlamına gelir. Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan’dır.Padişah kızını Rüstem Paşa’ya verir.Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve de Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır! Gerçi sevdiğine kavuşamamıştır ama, aşkını, olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır.Üsküdar’a, Saray’ın isteğiyle elbet, 1540 yılında Mihrimah Sultan Camii’nin temelini atar ve 1548’de bitirir. Camiyi yaparken, eserine sanki “etekleri yerleri süpüren bir kadının” dış çizgilerini verir.Derken, ilk kez padişah fermanı olmaksızın, Edirnekapı’da, pek kimselerin uğramadığı ıssız ama İstanbul’un en yüksek tepelerinden birine, ikinci bir eser yapmaya koyulur Mihrimah Sultan’a. Cami küçücüktür. Minaresi otuz sekiz metredir, bir adet incecik kubbesi üzerindeyse yüz 61 pencere, camiin iç güzeliğini aydınlatır. İçerdeki sarkıtlar ve minare kenarlarındaki işlemeler Mihrimah Sultan’ın topuklarını döven saçlarını anımsatır insana. İşte, aşka adanmış iki eser.Şimdi, gidin Edirnekapı ve Üsküdar’daki camileri aynı anda görebileceğiniz bi yer seçin. Ve 21 Mart’ta, yani geceyle gündüzün eşit olduğu günde seyreyleyin. Unutmadan, 21 Mart Mihrimah Sultan’ın doğum günüdür.Göreceğiniz manzaraysa şudur mirim:Edirnekapı camiinin tek minaresi ardından tepsi gibi kıpkırmızı güneş batarken, Üsküdar’daki camiinin ardından ay doğar! Mihrü Mah eşittir Güneş ve Ay.Bu nasıl akıllara ziyan bir hesaplamadır; nasıl bir güzellik anlayışıdır ..
----------------
Mimar Sinan’ın eserlerinde Da Vinci eserlerinde olduğu gibi rakamların, şekillerin simgelediği kodlar, anlamlar var mı?Da Vinci ile Sinan’ı kıyaslamak doğru değil. Sinan’ın Süleymaniye ve Selimiye camilerinde nispet olarak kullanılan ölçü birimi arşındır. Süleymaniye ve Selimiye’de nispetleri incelediğimizde, Selîmiye’de kubbeyi taşıyan 8 ayağın merkezlerinden geçen dairenin çapı 45 arşın. Eski alfabemiz olan Arap alfabesinde harflerin sayısal karşılıklarını ifade eden ebced hesabı çerçevesinde 45, Âdem kelimesinin yani insanın karşılığıdır. Kubbe kenarı zeminden 45, minare alemi ise buradan itibaren 66 arşın yükseklikte. 66 ebced hesabıyla Allah ismine karşılık gelir. Süleymaniye’de kubbe üzengi seviyesi 45, kubbe alemi ise 66 arşın yüksekliktedir. Yine aynı ölçü ve semboller söz konusudur. Şeyh Gâlib:
‘’Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen, Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.’’
‘’Sen kendini küçük görme, âlemin özüsün, zübdesisin. Kâinatın gözbebeği olan insansın sen.’’ diyor. Onun için Mimar Sinan merkeze insanı almak sûretiyle 45 arşınlık bir daire üzerine inşa ediyor Selimiye’yi. Süleymaniye’nin yüksekliğini ona göre tayin ediyor. Selimiye’de müezzin mahfilini tam kubbenin izdüşümünde yapmıştır. Ölçüleri, Kâbe’nin ölçülerinin tam yarısı kadardır. Bunlar hep düşünülerek yapılmış hesaplar. Medeniyet kolay oluşmuyor. Tezkiretü’l-Bünyan mâlum Mimar Sinan’ın arkadaşı Sâi Çelebi tarafından Mimar Sinan’ın ağzından yazılmıştır. Sâi Çelebi kaleme alıyor ve Süleymaniye hakkında diyor ki:
‘’Oldu Kâbe bu câmî-i mevzun. Çâr-ı yâr oldı anda çâr sütun. Çâr rükn üzre hâne-i İslâm, Çâr-ı yâr ile buldu istihkâm. Umarım ola bende-i zâre, Bunların yüzü suyuna çare.’’
Ve metinde ‘’ İslam’ın kubbesi olan “Habib-i muhtar” (Hz. Muhammed) ile ciharyar misali vaki olmuş idi’ denmektedir. Yani bu cami, Kâbe misâl oldu, burada dört sütun üzere dikildi, diyor ve kubbe ile dört fil ayağı Hz. Muhammed ile İslamın ilk dört halifesine nispet ediliyor. Ebced hesabıyla bu tarifi incelediğimizde, Ebûbekir 231, Ömer 310, Osman 661, Ali 110 sayılarına ve toplamda da 1312 sayısına denk geliyor. Bu toplamı dörde böldüğünüz zaman 328 sayısını elde edersiniz. Muhammed isminin karşılığı olan 92’yi buna ilâve ettiğimiz zaman 420 oluyor. Yani ‘ciharyâr’ kelimesinin karşılığı olan ve ebced değeri olarak 420 rakamına ulaşılıyor ki, bunu metinde açıkça beyan edip bizzat Sinan Sâi Çelebi’ye yazdırmış. Bir şairin böyle bir teferruatı bilmesine imkân yok.
Bu biraz önce bahsettiğimiz medeniyeti, Sinan’ın nasıl fısıldadığını ortaya koyuyor. Orada kullandığı taş, artık taşlıktan çıkıyor, o taşlar konuşuyor. Ana kubbede tercih ettiği Kuran ayeti olarak Fâtır Suresi’nin 41’inci ayeti yazılıyor. Ayetin meâli şu: “Allah zevâl bulmasınlar diye gökleri ve yeri tutmaktadır. Andolsun ki zevâl bulsalar, kendisinden sonra artık onları kimse tutamaz. Şüphesiz o Halîm’dir, çok bağışlayıcıdır.’’ Burada evrenin tanımı yapılıp caminin cidârının evrenin sembolü olduğunun altı çiziliyor. En üst noktasına da bu ayet yazılıyor, yani kozmosun örneği olarak, bu âlemin küçük bir örneğini inşa etmeye çalıştığını ifade ediyor.
52 dereceSüleymaniye’nin siluetine karşıdan bakıldığında caminin iki yanından yer ile caminin kubbesindeki aleme birer çizgi çizildiğinde zeminle yaptığı açının 52 derece olduğu görülür. 52 derece nasıl bir açıdır? 52 derece bir avuç kumu elinize alıp da yavaşça akıttığınızda, yerçekiminin tesiriyle yatayla oluşturduğu açı yine 52 derecedir. Bunu yapmak sûretiyle sağlamlığı, depreme dayanıklılığı sağlıyor.Ataşehir Anadolu Ulu Camii Taç Kapısı.2010- Hassa Mimarlık & Mühendislik Ltd. Hilmi Şenalp tarafından tasarlanmıştır.
